Kısa boylu olmanın avantajları ve
dezavantajlarının sıralandığı bir yazı okumuştum geçen haftalarda. Toplamda 26
maddelik bir yazıydı ve nedense 25 madde dezavantajdı.
“Türkiye boy ortalaması olarak
Avrupa’nın gerisinde ama” gibi bahaneler üreterek boy kısalığını sadece
genetiğe vurmak ta bana biraz sorundan kaçmak gibi geliyor. Ayrıca İstanbul’da
toplu taşıma kullanan herkes bilir ki, yeni nesil artık Türkiye ortalaması
falan dinlemiyor, uzuyorlar efendim.
“Allah benim 65 kilo olmamı isteseydi,
beni öyle yaratırdı” diyen Yıldız ablaya saygım sonsuz ama durum ondan biraz
daha anlaşılır bir hal içinde aslında.
Yıldız abla demişken yazıyı okumaya
devam ederken bir kuble El Adamı dinlenir.
Buyurun efendim, bu da linki.
Konu kısa boylu olmak ve insanın buna
karşı yapabilecek pek çok şeyi var. Kısa boylu olmanın nasıl bir dezavantaj bir
durum olduğunu bilen insanlar, aslında bu dezavantajlar karşısında çektikleri
zorluklarla karşılaştırsalar boy uzatma yöntemlerini, mevcut boyun 3 katından
fazla pişmanlık yaşarlardı.
Şimdi kısa boylu okuyucularımızın
yaşayabileceği bazı sıkıntıları tartışalım.
Mesela, mağazanın birinde geziyorsunuz.
Çok şık ve kaliteli bir kot pantolon gördünüz. Kendi bedeninizin ölçüsünde
seçtiniz, değişim kabini önünde sıra beklemeye başladınız. Sıra size geldi,
kabinden içeri girdiniz ve pantolonu giydiniz. Önce bel bölgesini kontrol
ettiniz, sonuç mükemmel. Tam olarak bedeni kavramış. Çift aynalı kabinden
tekrar kendinizi, perspektif olarak kestiniz ama bir eksiklik var. Ayaklarınız
gözükmüyor. Pantolon ayaklarınızı öylesine esir almış ki o zamana kadar sanki
hiç ayaklarınız olmamış gibi hissedersiniz. “Terzi Ali ağbi bunu çiçek gibi
yapar” dediniz ve pantolonu satın aldınız. Ne yazık ki siz daha giyemeden,
terzi Ali ağbi o pantolonu kesti, biçti. Bu çok sık başınıza gelen bir durum
öyle değil mi?
Kıyafet değiştirme kabinlerinde yaşanan
zorluklara benzer olarak ta tuvaletlerde yaşanabilecek bir sıkıntıdan bahsetmek
gerekir.
Şunu itiraf etmeliyiz ki her alanda
gelişen teknoloji bazen sinir bozucu olabiliyor. Örneğin taksilerde kullanılan
telsizler. 5 kilometrelik yolu size ıstırap yoluna çevirebilmeyi başarabilen bu
cihazlara hepimiz çok ayrı gıcık oluyoruz eminim ama şimdi konumuz o değil.
Konumuz, teknolojik gelişmelerden en sinir bozucu olanı. Sensörlü lambalar.
Böylesine çok ta gerekli olmayan bir icadı üstelik en gerekli ve en özel yere
koymak hangi aklın ürünüdür bilemiyorum ama kesinlikle insanlık suçu. Fotoselli
lambanın seni fark etmemesi gibi durumlar yaşamışsındır eminim.
Yazının tamamındaki maddeleri burada tek
tek açıklamayacağım ama kısa boyluluk, aslında büyük bir sorun.
“K.çı yere yakından korkacaksın” sözüne
sürekli maruz kalmak bile aslından bu durumun ne kadar can sıkıcı olduğunun
açık bir göstergesi.
Ben doktor değilim, eczacı hiç değilim
evet lisedeyken eczacıda kalfa olarak ta çalışmadım. Ben kısa boyluyum ve bu
derdin çaresini araştırıyorum.
Ben ergenliğimden beri canımı en çok sıkan
konuyu çözebilmek için savaş veriyorum.
Ve bunu da çözüme kavuşturdum.
Bir çalışma hazırladım. Yaklaşık 1,5 yıl
süren kapsamlı bir araştırma yaptım.
Gerekli yerlerde uzmanlardan destek
aldım, kendim denedim, bazen yanıldım bazen doğru sonuçlar aldım.
Bu e-kitap, bir doktor tavsiyesi
değildir, ilaç tedavisi değildir veya giyinme ve aksesuar destekli hileler
değildir.
Kısa boylu olmanın, sonradan müdahale
edilemeyen tek sorunu genetik faktörlerdir. Diğer etmenlerin hepsi insanların
elindedir ve disiplinli bir program aşılabilen problemlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder